Yaşama Sanatı: Dünya Tinsel Geleneklerinde Gündelik Hayatın Estetiği by Crispin Sartwell
"İyi tasarlanmış ve yazılmış bir reklam afişine bakarken, televizyonda bir basket maçı izlerken, çocuklarımızı şefkatle büyütürken, kendimizi vererek bahçemizde çalışırken, sahici bir biçimde sanatla uğraşıyor oluruz. Eğer bu sanatçılığı bilincimize çıkarabilirsek, yaşantımızı dönüştürebiliriz. Şimdi yapmakta olduğumuz aynı eylemleri yapıyor olacağız belki, ama o eylemleri üzerlerine bilinçle yoğunlaşarak yapacağız. Yaşama biçimimizin dışsal herhangi bir olgusu zorunlu olarak değişmeyecek belki, ama bizim bu olguları kavrayışımız derinleşecek, yaşama bağlılığımız artacak, hayatımızın manevi boyutu canlanacaktır. "Hayata dönmüş" olacağız, zaten yaşamakta olduğumuz hayatlara daha eksiksiz olarak döneceğiz." "Avrupalı olmayan kültürlerin hiçbirinde estetik anlamda bir "sanat" kavramı olmadığı gibi bu kavramın getirdiği sergileme ve muhafaza pratikleri de yoktur. (Bu nokta Japon ve Çin kültürü söz konusu olduğunda özellikle göz önünde bulundurulmalıdır.) ...
Hoş söz ama görüş açısının 'özgünlüğü' ancak eyleme geçtikten sonra anlaşılabilir. Ki o da kesin olmaz herhalde.
YanıtlaSilVeya eyleme de geçmek gerekmez sanırım bunun için. Ama güzel söz yine de. Gaz veren cinsinden.
http://dusunkarafanzin.blogspot.com/2010/10/jarmusch.html
YanıtlaSilbenim aklıma bunu getirdi :)
Ama onun daha 'gideri' var bence. Yani Jarmush'un. :)
YanıtlaSilnasıl yani "gideri" ?:)
YanıtlaSilYani, hiç kullanmayacağım bir kelimedir o ama aklıma başka bir şey gelmedi. Daha mantıklı diyebiliriz sanırım. Daha gerçekçi veya. Öyle bir şey. Daha oturaklı. Öteki biraz daha fantezi; süslü.
YanıtlaSilaslında birinin daha fazla cümle kurma ihtiyacı varmış, diğerinin yokmuş da diyebiliriz. ama kısa ve öz olması için de bu tür derin ifadeler -ki bence süslü değil- kullanılması normal.
YanıtlaSilanlatmak istediğimizi hep bir diğerinin aynı olmayan başka bir cümle ile birlikte kurunca hep daha oturan şeyler ifade etmiş oluruz, jarmusch bu anlamda artı puan alıyor evet.
ama anlam aynı, tercih durumu farklı :)
-Pasolini'ydi sanırım, hayatı şiddetle ve ümitsizce sevmenin onu sona sürüklediğinden demvuran... O yaşamı öyle görüyordu... Biz nasıl görüyoruz soru bu... Soru ne? Herhalde bizim yaratıcılığımızı tetikleyen mesele... Hiç olmamış değil bu, hiç hissedilmemiş de değil... Hiç dile-getirilmemiş birşeyler... Veya herneyse...
YanıtlaSilEvet olabilir ama burada önerdiği şey öyle bir şey ki, 'orijinal' olmak gibi. Ve bunu öneriyor. Belki fazla uzatıyorum ama böyle bir şey nasıl önerilir ki?
YanıtlaSilAman neyse, güzel söz evet. :D
hayata dair tüm ahkamlar düşündürmek içindir. işte şimdi düşünüyorsak bu hiç de kötü değildir.
YanıtlaSilmarti'nin dediği gibi yaratıcılığı tetikliyor bazen çok şey oluyor ama çoğunlukla da hiç bir şey olmuyor... orjinal? önerirken yapmıştır orjinalliğini belki burak :)
altıkırk beş'in çok güzel bir paylaşımı vardı, o aklıma geldi bir sonraki kaydı onunla yapayım :)
bu çocukluk şizofrenisidir..hiç durmadan dönmek istediğimiz..
YanıtlaSil