Kayıtlar

2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

...bütün uçurumların üzerinde rüya görürüz

Resim
Melankoli - o tembel usulü dağcılık- sayesinde, yatağımızdan bütün zirvelere tırmanırız ve bütün uçurumların üzerinde rüya görürüz. E. M. Cioran - Burukluk
Resim
Sabah işe giderken dün aynı yol üstünde gördüğün salyangoz bugün de oradaysa; bu onun yavaş olduğu değil, ezilmiş olduğu anlamına da gelir...

"Bir tek sözcükle gökyüzü korkunçtu. Ve onunla birlikte her şey."

Resim
Bir tek sözcükle gökyüzü korkunçtu. Ve onunla birlikte her şey. Ferit Edgü - "Av" Öyküsü   Fotoğraf: yasemin şahin Kasım 2012 - Ankara - Basınevleri

"Tutarlılığı, şahsiyetsizliğin kamufle aracı haline getirmemek lazım."

Resim
"Tutarlılığı, şahsiyetsizliğin kamufle aracı haline getirmemek lazım." "Düşleri gerçek sanmaya başlarsan onlarda kusur da bulmaya başlarsın." "Yazarların özel hayatını unutmak lazım. Yazarların söylediklerini fazla ciddiye almamak lazım. Edebiyat tarihi şahane şeyler yazmış, berbat adamlarla dolu." "İffetine mikroskopla bakan, orada baştan çıkmaya hazır birini görür." Emrah Serbes - Hikayem Paramparça söylemeden edemeyeceğim : kitabın kapağı korkunç abi, ne alaka!?

İnsan insanın kurgusudur.

Resim
İnsan insanın kurgusudur. Orçun Serhat Güngör

siz de üç bira içip ayılanlardan mısınız?

Resim
siz de üç bira içip ayılanlardan mısınız?

"Artik sadece iletisim araclari var, iletisimin kendisi yok." -Jean Luc Godard

"Artık sadece ile tiş im ar açl arı var, iletişimin kendisi y o k." -Jean Luc Godard

çirkinliğin tarihi

Resim
Aşağıdaki kitabın son sayfasını kapatırken belki şu düşebilir aklınıza... Kuşkusuz ki güzellik yaratıldı, çirkinlik ise hep vardı...

Ankara

Resim
Ankara diye bir şehir vardı... O şehri seven insanlar neden hep başka başka şehirlerde yaşarlardı?

yazılası

Resim
bugün güzel ve uzun bir gün. yazılası...  altı çizildikten sonra karalanası...

"Delilerin uykusu gelmez mi yani?"

Resim
Güneydeki şehre doğru ilerliyordum, bizim köyde şöyle derlerdi orası için: "Nasıl insanlar oradakiler! Bir düşünün uyumuyorlar!" "Peki niçin uyumuyorlar?" "Uykuları gelmiyor da ondan!" "Peki niçin gelmiyor?" "Deliler de ondan." "Delilerin uykusu gelmez mi yani?" "Delilerin uykusu nasıl gelsin ki!" Franz Kafka Ceza Kolonisinde - Anlatılar I / Can yayınları

bazen

Resim

'Allelujah! Don't Bend! Ascend!

Resim
  'Allelujah! Don't Bend! Ascend! Albüm by Godspeed You! Black Emperor Tarih: Ekim 2012 tür: post rock mutluluk efekti: böğürereksevinme -hani? - hm.

Düşünkara Film grubuyla film gösterimi!

Resim
25 Ekim 2009'dan bu yana toplamda 45 film izlemiş bir film grubuyuz. Zamanlı zamansız toplaştık ve toplamda 3 kez herkese açık gösterim yaparak gruba yeni katılmak isteyenlerle buluştuk ve yola devam ettik.  Herkese açık film gösterimin 4. sü olan bu buluşmada Detachment filmini izleyecek ve üzerine sohbet edeceğiz. Katılmak isteyen herkesi bekliyoruz. Tarih: 6 Ekim 2012 Cumartesi saat: 20.00 Yer: Acme Bar (Konur 1 Sokak 9/11 5. Kat Kızılay / Ankara) Film: Detachment (2011) Yön: Tony Kaye Oyuncular: Adrien Brody, Christina Hendricks, Marcia Gay Harden facebook etkinlik sayfası içi tıklayın. Bugüne dek birlikte izlenen filmler : Düşünkara Film 1 22 Şubat 2009 Pazar Arizona Dream (1993) - Emir Kusturica Düşünkara film 2 03 Mayıs 2009 A Short Film About Killing (1988) - Krzysztof Kieslowski Düşünkara Film 3 25 Ekim 2009 Pazar Tabutta Rövaşata (1996) - Derviş Zaim Düşünkara Film 4 08 Kasım 2009 Pazar Seppuku (Hara-k

Joan Osborne - What If God Was One Of Us

Resim
Joan Osborne - What If God Was One Of Us ile Pippo-el-peco What if God was one of Us?  Just a slob like one of Us?  Just a Stranger on a bus, trying to make His way Home...  Ya Tanrı içimizden biri olsaydı,  İçimizden biri gibi pasaklı  Otobüsteki bir yabancı, eve gitmeye çalışan...  
Resim
"Tanıdığım en güzel insanlar, yenilgiyi, acıyı, mücadeleyi ve kaybı yaşamış olan ve diplerden çıkış yolunu kendileri bulmuş romantik ve anarşist olan insanlardır. Bu kişiler yaşama karşı geliştirdikleri kendine has takdir, direniş, duyarlılık ve anlayışla ; şefkat, nezaket, bilgelik ve derin sevgiden kaynaklanan bir ilgi ve sorumlulukla doludurlar. Güzel insanlar öylece ortaya çıkmazlar ; onlar oluşurlar " Elisabeth Kubler Ross Görsel : Avetis Khachatryan  "The most beautiful people we have known are those who have known defeat , known suffering , known struggle, known loss and have found their way out of the depts. These persons have an appreciation , a sensitivity and an understanding of life that fills them with compassion, gentleness and a deep loving concern. Beautiful people do not just happen "

Behzat Ç.

Resim
Behzat Ç. dizisi 1.sezon: saat 20.00 +7   (90 dk.)  2.sezon: saat 22.15 +13   (90 dk.)  3.sezon: saat 23.00 +18    (65 dk.) bir yerlerde kalıcı not olsun diye bu not.
Resim
!

Tom Waits - That Feel

Resim
(Keith Richards/Tom Waits) Well there's one thing you can't lose It's that feel Your pants, your shirt, your shoes But not that feel You can throw it out in the rain You can whip it like a dog You can chop it down like an old dead tree You can always see it When you're coming into town Once you hang it on the wall You can never take it down But there's one thing you can't lose ANd it's that feel You can pawn your watch and chain But not that feel It always comes and finds you It will always hear yo ucry I cross my wooden leg And I swear on my glass eye Itt will never leave you high and dry Never leave you loose It's harder to get rid of than tattoos But there's one thing you can't do Is lose that feel You can throw it off a bridge You can lose it in the fire Yo ucan leave it at the altar But it will make you out a liar You can fall down in the street You can leaveit in the lurch Well you say that it's gospel
Resim
"Mayıs bizi bağışlasın ama haziran öyküye, temmuz romana, ağustos ise şiire aşık hala. " k. iskender

YOLA ÇIKMAK! YİTİRMEK ÜLKELERİ

Resim
Yola çıkmak! Yitirmek ülkeleri! Bir başkası olmak süresiz, Yalnız görmek için yaşamaktır Köksüz bir ruhu olmak! Kimseye ait olmamak, kendime bile! Durmadan gitmek, sonu olmayan Bir yokluğun peşinde Ve ona ulaşma isteği içinde! Böyle yola çıkmaktır yolculuk. Ama ben açık bir yol düşünden öte, Bir şeye gerek duymuyorum yolculuğumda. Gerisi sadece gök ve toprak. (1933) Fernando  PESSOA çev. Cevat Çapan

Radiohead - Lotus Flower

Resim

"Her şey naylondandı o kadar"

Resim
fotoğraflar: Mart 2011 - Ankara / Metro - 00.00 suları- Y. Şahin Geyikli Gece / Turgut Uyar Halbuki korkulacak hiç bir şey yoktu ortalıkta Her şey naylondandı o kadar Ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı. Ama geyikli geceyi bulmadan önce Hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk Geyikli geceyi hep bilmelisiniz Yeşil ve yabani uzak ormanlarda Güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan Hepimizi vakitten kurtaracak Bir yandan toprağı sürdük Bir yandan kaybolduk Gladyatörlerden ve dişlilerden Ve büyük şehirlerden Gizleyerek yahut döğüşerek Geyikli geceyi kurtardık Evet kimsesizdik ama umudumuz vardı Üç ev görsek bir şehir sanıyorduk Üç güvercin görsek Meksika geliyordu aklımıza Caddelerde gezmekten hoşlanıyorduk akşamları Kadınların kocalarını aramasını seviyorduk Sonra şarap içiyorduk kırmızı yahut beyaz Bilir bilmez geyikli gece yüzünden "Geyikli gecenin arkası ağaç Ayağının suya değdiği yerde bir gökyüzü Çatal boynuzlarında soğuk

Düşünkara müzik

Resim
Düşünkara Film gösterimleri 45. ye ulaşmışken bir de müzik buluşması gerçekleştirildi. Bu buluşmanın playlist'ini Emre Şahin / Spike Spiegel hazırladı. Playlist burada , burada ve burada. Düşünkara'nın 12. sayısında yer alan "Müzik" temalı çizimleri:

milena

Resim
"Yanımda yürüyordun Milena. Düşünsene, yanımda yürümüştün." Franz Kafka

ŞALALALALALALAAA

Resim
Büyük Ev Ablukada - Tayyar Ahmet'in Sonsuz Sayılı Günleri Çaldı saat kaç ölmedi Kaldı ağrısı başında O an tayyar bizi sevmedi. Ee acık haklı esasında. Tophanede bir evde Uyandı tayyar ahmet Yanında meçhul abla Garabet mi garabet. Dayadı ağzını musluğa  Yabancıyım buraya bu kusmuğa Dedi "Kuyuya düşmüş it gibi telaşlı aptal bitkinim ama yine gelir beni bulur bu kafa. moruk, yok böyle bi sinema." Çıktı hatunu uyandırmadan Şekilli otomat yandı basmadan. Bak bu asansör türk Bak bu asansör türk Dura bas kalalım arada derede arada Bak bu asansör türk. Tayyar ahmet. Bak bu asansör türk Dura bas kalalım arada derede arada İnecem ben burda. Vurdu yola tayyar ahmet. Kırdı dümeni beyoğluna. Tekimiz bok hepimiz çok diye Selam verdi elin oğluna. Yolda burda bi yerde. Aklı rakıda ciğerde. Cuma günü içmez amma. Daha ilerde illallah. Dön evine tayyar karın bekler. Niye diye sormaz, Hazır yemekler. Ye yemeyi bak televizyona. Bire bas bakalım falana filana yalana dolana. Hepimizden biri t

ya da ruhumuz bile fanzinleşti fotokopiye mi ihtiyaç duymuyoruz?

Resim
"haziran 2011'e kadar 16 sayı çıkardık. 17. sayı godot'yu bekliyor..."
Resim
izlediğim filmlerin bazılarını yeniden izlemek değil, ilk kez izlemek istiyorum, na'pcaz?

tamam?

Resim
eskiden zeki demirkubuz'dan nefret ediyor olduğumu söylediğim herkes bi unutsun söylediklerimi.  tamam.

Her Richard Brautigan kitabı bir Wim Wenders filmi tadında.

Resim
Her Richard Brautigan kitabı bir Wim Wenders filmi tadında. [Sonrasında asla özlemiyorsun, hatta anlatamıyorsun, anlatacak kelime bulamıyorsun, anlatınca anlamsızlaştığını düşünüyorsun, saçmaladığını hissediyorsun; ama izlerken / okurken inanılmaz bir tad alıyorsun.]   Richard Brautigan Wim Wenders

Richard Brautigan / Kürtaj : Tarihi Bir Aşk romanı, 1966

Resim
"Çok sade," demişti. "Fazla bir şeyim yok. Tüm eşyam şundan ibaret; kitaplıkta birkaç kitap, beyaz bir halı, halının üstünde küçük bir mermer masa ve pikabım için bir plak: Beatles, Bach, Rolling Stones, Byrds, Vivaldi, Wanda Landowska, Johnny Cash. Beatnik değilim. Yalnızca bedenimin sonsuza dek ihtiyacım olandan çok daha fazlasına sahip olduğunu düşündüğümden diğer şeylerin sade ve basit olmasını istedim." Richard Brautigan Kürtaj : Tarihi Bir Aşk romanı, 1966 Altıkırkbeş Yayınları / Nisan 2012 :  2. bs.  Romanda geçen "Kütüphane" fikri ise hayata geçirilmiş. detaylar :  Brautigan Kütüphanesi: John F. Barber Sıradışı bir kütüphane fikrinin doğduğu roman: Kürtaj Richard Brautigan’ın 1971 yılında yayınlanan “Kürtaj” romanı, raflarında yalnızca, içerik ya da yazın düzeyinden bağımsız olarak, kendi hikayelerini anlatmak isteyen sıradan insanlar tarafından yazılmış tek kopyalık romanları toplayan sıradışı bir kütüphanede geçer. Br

we ...

Resim

pentagram - geçmişin yükü

Pentagram - Geçmişin Yükü  ............yahu biz hep gençtik ve onlar hep baba'ydı. yani hepimiz tanrının kırık hayalleri. "gölgeler seyrederken uzaktan bizi ... omzumuzdan düşmüyor geçmişin yükü" hımmmm .

"Kadınlar özgür olmadan hiçbirimiz özgür değiliz"

Resim
Kürtaj Yasağına Karşı Erkekler cadde boyunca  hemcinslerini korunmaya ve sorumluluk almaya, eril devletin erkeği olmamaya davet etti. Yaklaşık bir saatte alınan İstiklal Caddesi'nin Taksim Meydanı çıkışında basın açıklaması okundu. Basın açıklamasında erkeğin sorumluluğu ve kürtaj tartışmalarına müdahil olması gerektiği şu sözlerle savunuldu: "Soruyoruz: Neden erkekler bu konuda kendi sorumluluklarıyla yüzleşmiyor? Halbuki konuşulması gereken şey kürtajdan da önce erkekler değil mi? Bir kadın neden kürtaj seçeneğine başvurmak durumunda kalır? Biz erkeklerin kendi keyfimiz için korunma yöntemlerini üstlenmeyişimiz, kadınların bedenlerini kendimize ait görmemiz yüzünden değil mi? ... Kürtajı yasaklamak erkeklerin bu vurdumduymazlıklarına prim vermektedir. Kürtaj yasağı erkeklerin spermlerini sorumsuzca sağa sola saçabilecekleri, bunun sonuçlarıyla da sadece kadınların uğraşmak zorunda kaldığı zihniyetinin güçlenerek devam etmesidir. İktidarın istediği de tam da bu değil

jack, jim, jose

Resim
bknz. daniels da olur; narziss, goldmund da. ..

Benim Bedenim, Benim Kararım, Bu Benim Meselem!

Resim
Bu Benim Kararım ! - nasıl katılacağım?

The Raven - Edgar Allan Poe

Resim
çizim [First published in 1845] Once upon a midnight dreary, while I pondered weak and weary, Over many a quaint and curious volume of forgotten lore, While I nodded, nearly napping, suddenly there came a tapping, As of some one gently rapping, rapping at my chamber door. `'Tis some visitor,' I muttered, `tapping at my chamber door - Only this, and nothing more.' Ah, distinctly I remember it was in the bleak December, And each separate dying ember wrought its ghost upon the floor. Eagerly I wished the morrow; - vainly I had sought to borrow From my books surcease of sorrow - sorrow for the lost Lenore - For the rare and radiant maiden whom the angels named Lenore - Nameless here for evermore. And the silken sad uncertain rustling of each purple curtain Thrilled me - filled me with fantastic terrors never felt before; So that now, to still the beating of my heart, I stood repeating `'Tis some visitor entreating entrance at my chamber do