Kayıtlar

2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Resim
“Herkes, insanlığın kötüye gittiğini kabul eder de kimse, kendisinin kötüye gittiğini kabul etmez.” (Tolstoy) Jaromír Funke (1896-1945) c 1932
Resim
"Dünyada Fransa diye bir ülke yokmuş da Fransızmışım gibi dolaşıyorum..." Gülten Akın
Resim
Resim
cumartesi günleriyle biz ciddi düşünüyoruz. pazarla takılıyoruz. pazartesiyle birbirinden nefret eden iki karı koca gibiyiz. salı çarşamba perşembe hep aynı hava. cuma ise bir başka şimdi nasıl anlatılır..  film karesi : mauvais sang
Unknown Lumiere film, called the Serpentine Dance. The dancer is Loie Fuller; the pioneer modern dancer. Recorded in 1896, and hand-colored frame by frame. Music by Sigur Ros - Se Lest

rüyalarda buluşuruz o zaman.

Resim
Resim
  jacques lacan

David Bowie - Modern Love

I know when to go out And when to stay in Get things done [spoken] I catch a paper boy But things don't really change I'm standing in the wind But I never wave bye-bye But I try I try There's no sign of life It's just the power to charm I'm lying in the rain But I never wave bye-bye But I try I try Never gonna fall for Modern Love walks beside me Modern Love walks on by Modern Love gets me to the Church on Time Church on Time terrifies me Church on Time makes me party Church on Time puts my trust in God and Man God and Man no confessions God and Man no religion God and Man don't believe in Modern Love  
Resim
“You can talk with someone for years, everyday, and still, it won't mean as much as what you can have when you sit in front of someone, not saying a word, yet y ou feel that person with your heart, you feel like you have known the person for forever.... connections are made with the heart, not the tongue.” ― C. JoyBell C.
Resim
Salvador Dali by Alberto Schommer ©, 1973

Kitap ve Film / Marguerite Duras

Kitap ve Film / Marguerite Duras Savaş öncesi bir akşam, iki kadın Havre'da bir mahalle sinemasına giderler. O zamanlar bir sinema gösterisi, güncel olayları ve bir filmi kapsardı. Bu iki kadın, o akşamdan önce hiç sinemaya gitmişler miydi? Ya da hep 'böyle' mi giderlerdi? Olayın tanığı bunları bilmiyor. Olay, aktüaliteden habersiz iki kadının, birinci bölümü antraktan önce yeralan bir gösteriye gitmiş olmaları. Geçirdikleri akşam nedeniyle düş kırıklığına mı uğradılar? Tümüyle. Olayın tanığı (arkalarında oturuyor), filmdeki bir iki değinmenin hemen ardından kadınların bir kaç varsayımda bulunup biraz mantık yürüttükten sonra filmin metnindeki güncel olayları eksiksiz olarak toparlayıverdiklerini gözlemlemiş. Bir çırpıda hem de. Filmin, kendi filmlerinin içindekine bir çırpıda karar vermişler. Bu filmde başka bazı heyecanlı olayların yanısıra, insanlar bir futbol maçına giderken -neden olmasın?- başkan bir yerde bir açılışa katılıyor, bu arada başka bir yerde bir deprem o

Krzysztof Kieslowski

Resim
  “Sinema hiçbir şeyi değiştirmez; ama insanların bir çok şeyi anlamalarını sağlar. Dünyayı değiştirecek olan şey filmler değil, o filmleri izleyen insanlardır.”   Krzysztof Kieslowski

mavi huydur bende

Resim
Günlerden Evet evet Doğrusu bilmiyorum Dalıp dalıp gidiyorum böyle Dalıp dalıp gidiyorum ve dalgınlığımda bir kent Bir duvar, bir de sen, duruşunda güz özellikleri Dostlar, bütün dostlar içeride. Bir kent mi,bir yüz mü,binlerce yüz mü,bir kent mi Beyaz mı, daha mı beyaz, o kadar çok mu beyaz Bütün bunları kendime bir adres gibi sorup Hüznüme, kalbime, soğuğuma Gelecekten arta kalan bir mutluyum Ben gelecekten korka korka dönen bir mutluyum Dünyanın bu küçük sesini işit Bak, bir dalı, bir örtüyü, bir denizi tutan ellerime Nanelerden, ıtırlardan, ıhlamurdan gelen Anlayamadığım sevgililik Var ya Yani uzaktan yüzünü bile seçemediğin birinin Adı en sevdiğin şairin adıyken Soruyorsun bir de Gülüyorsun, gül ya, neden gülmeyeceksin Ağlayacaksan ağla işte Bir gülüp bir ağlayacakken böyle sen Soyulmuş bir dilim ayva yetişiyor gözlerime Kaynamış suda pembeleşirken Kederlerde bütün yüzler birleşir Ve unutma gereklidir Bir başka bakışında da gökyüzleri vardır,d

Aptallık Ansiklopedisi

Resim
"Aptalca bir harekete karşı en iyi çare, onu derhal tekrarlamaktır. Tekrar, aptallığın zehrini akıtır ve onu şakaya dönüştürür. Böylece aptallık bilinçli hale gelmiştir; herkes bizi komik bulur. Kültürümüzde akıllılık böyle biçimlenir." Aptallık Ansiklopedisi - Matthijs Van Boxsel
Resim
Ve kitaptaki insanları sokaktakilerden daha çok sevdim. Cemil Meriç

iyi de o işler öyle olmuyor işte!

Resim

İlhan Berk

Resim
"egemen çizgi eğridir."

çalışma masası lambası

çalışma masası lambası geçmeye yakın bi söner sonra geri gelir ya, sanki gaz lambasına bir üfleyen var tadında yeminle.

nietzsche çok uzun yaşayan "son insanlardan" bahseder, onların "göz kırptıklarından"

Resim
"aniden, nadiren parlıyor bize varlık gözlüyor, saklıyor -salınıyoruz içeri" alıntı : martin heidegger'den hannah arendt'e mektuplar resim : Egon Schiele, “Schiele’s Desk”, 1914

çabuk aşık olun tom waits dinlicez.

Resim
“daha önce bir araya getirilmemiş iki şeyi bir araya getirirsiniz ve hayat değişir” julian barnes
Resim
iyi hissettirmeyeni iyi hissettirmemek, bazen hayatta sadece bunu başarabilseydik daha iyi hissedebilirdik diyorum.

submarino (2010)

Resim
hayatımızda aslında hiçbir şeyin değişmediği kesin...

SEVGİ DUVARI / CAN YÜCEL

Resim
resim : edvard munch    sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi dilimizde akşamdan kalma bir küfür salonlar piyasalar sanat sevicileri derdim günüm insan içine çıkarmaktı seni yakanda bir amonyak çiçeği yalnızlığım benim sidikli kontesim ne kadar rezil olursak o kadar iyi kumkapı meyhanelerine dadandık önümüzde altınbaş altın zincir fasulye pilakisi aramızda görevliler ekipler hızır paşalar sabahları açıklarda bulurlardı leşimi öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri çöpçülerin elleriyle okşardın beni yalnızlığım benim süpürge saçlım ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi baktım gökte bir kırmızı bir uçak bol çelik bol yıldız bol insan bir gece sevgi duvarını aştık düştüğüm yer öyle açık seçik ki başucumda bir sen varsın bir de evren saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi yalnızlığım benim çoğul türkülerim ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi  
"o sırada yoldan geçen vatandaş" bence her yerde aynı kişi. süpermen gibi bir şey. herkese yardım ediyor. uçarken kolay çıksın diye kesin ayakkabısının arkasına basıyordur. büyük ihtimal de ankaralı.
Resim
bazı şehirleri sadece o şehri terkedenlerle konuştuğumda anlıyorum.
Resim
sevmenin bir tanımı olmadığını kabul etmeli. herkesin başka başka bir şeyler anladığı konuşmalar yapmak gibidir sevmek.   belki gerçekliği olmamasından. üzerine giyeceğin bir elbise olmamasındandır.
Resim
giderken kendimi bavul, dönerken de şehir hissediyorum.
F. Scott Fitzgerald: “Tekneler akıntıya karşı gelir ve biz yeneriz.” Geçmişte iş bulmak, mülakatları geçmek, iş çevrenizi genişletmek ya da sizi bir kalıba sokmaya çalışan uzmanların söylediklerine kulak vermek demekti. Tüm bunlar eskiden bir işe yarardı. Şimdi de kısmen yarayabilir. Bu yüzden de hâlâ düşüncelerimiz üzerinde etkililer. Eskiden ne yaptıysak, yine yapmamız için âdeta baştan çıkarıyorlar bizi. Ama eskiden işe yarayanlar, artık fayda etmiyor. Ve bu devasa pazarda ihtiyaç olan tek şey yeni bir düşünce sistemi. Eski düşünce yöntemlerinden uzaklaşmaktan daha zor bir yolculuk olamaz. Her birimiz akıntıya karşı koyan tekneleriz ve kendimize şu soruyu soruyoruz: Eğer iş bulma konusunda daha farklı düşünürsem ne olur? Ne olabilir?" kaynak : http://bit.ly/18WDrTv

Cemal Süreya: “Evlenince aşk mutlaka biter!”

Resim
Aşk insanın birbirini vazgeçilmez tutkusuyla istemesidir. Aşk, yasa dışıdır, gizlidir. Şiir de aşk gibi, meşru şiir yaşamaz. Mutluluğun şiiri olmaz. Mutluluğun aşkı da olmaz. Olsa da adını başka türlü koyalım, mutluluk diyelim, karı-kocalık diyelim, dostluk diyelim. Ama aşk demeyelim. Evlenince aşk mutlaka biter. Çünkü aşk, yanlı, ilkel bir duygudur. Sanki aşkta bir savaş hali vardır. Masallara bakın, ‘Gerdeğe girdiler ve evlendiler’ denir ve biter. Biter, çünkü aşkın anlatılacak şeyi kalmaz artık. Toplumun önüne biz beraberiz diye çıkmak, ister evlilik olsun, ister beraber yaşamak olsun, hiç fark etmez, aşk ölür. Bir de aşkta rekabet vardır. Çoğunca rekabetten doğar aşk. Her an elinden kaçırabilecek gibiysen ona tutkun büyür. O sadece seninse, onun için de, senin için de, özellikle erkek için, aşk yavanlaşır. Evlilik ise toplumsal, kutsal bir kurumdur. Ve her kutsal kurumda olduğu gibi yalanları çok fazla. Başka dengeler yoksa, aşk bitince cinsellik de kalmaz…Bazen aşkın yansımaları k