kuşatılmış toplum zymunt bauman / alıntı

kuşatılmış toplum -zygmunt bauman - alıntı

ya da

Hareketi durdurmamaya çabalayan yaseye methiyeler

"Sonuç olarak "daha iyi bir geleceğin" ütopik modeli artık söz konusu değildir. İki sebepten ötürü yetersizdir. İlki sabitliği nedeniyledir. Çağdaşlarımızın aklından geçen o "daha iyi" şey
ne olursa olsun, sonsuza dek sürecek "ilk ve son" şey olamaz.
Nitekim mutluluk tahayyüllerini coğrafi olarak tanımlı, yer değiştirmesi imkânsız bir kentin yerleşik nüfusuyla ilişkilendiren ütopyacı modeller, tam da bu tarz bir "iyi gelecek" kavramı
sunmaktadırlar. İkincisi, artık demode olmuş ütopyalar, mutlu yaşamın sırrını (bütün olarak toplumun geneline uygulanan ve beraberinde "istikrarlı, sabit" bir yaşam düzeni kuran) toplumsal reformlarda bulma eğiliminde olduklarından bir heyecan yaratamamaktadırlar. Gelecek ileri adımlara son verecek bir ilerleme önermektedirler. Bu belki devasa bir adımdır fakat arkasından ölü bir hareketsizlik gelecektir.
Eski usul ütopyaların tersine hareket eden üçüncü etmene
isim vermek mümkündür: Tanımsız "geleceğin" kendisi. Akışkan modernlik, ilerleme inancını zamanın akışından ayırarak, güveni gelecekten koparmıştır. Zamanın ilerleyişini ölçen şey artık, aşağı olandan üstün bir konuma gelinmesi değildir. Aksine ilerleme fırsatlarının geçip gitmesi ve kaybolmasıdır. Nitekim bu fırsat her an temelde aynı miktarda olup, o anla birlikte geri dönülmez bir geçmişe sürüklenmektedir. Erken modern dönemlerdeki "tatminin ertelenmesi" kesinlikle demode olduğundan ve "rasyonel tercihler"le zıt düştüğünden, kredi kartları benlik davasının silahları olarak tasarruf cüzdanlarının yerini aldığından, ayartıcı güç sonu olmayan "yarınlar"dan, bütünüyle
yazıldığı somut ve güvenle erişilebilen "bugün'e kaymıştır. Ütopyaların o mazide olduğu gibi hep daha fazla mutluluk istenmektedir; fakat mutluluk şimdi çok daha düzgün bir yarından ziyade, farklı bir bugün demektir.
Dolayısıyla mutluluk şahsi bir meseleye, hemen şimdi elde
edilecek bir şeye dönüşmüştür. Başkalarının mutluluğu artık
kişinin kendi saadetinin koşulu değildir ve böyle de kalmalıdır.
Neticede her mutluluk anı, bir sonraki mutluluk anı geldiğinde
etrafta olabilecek ama olmaması daha muhtemel bir kişinin yanında yaşanır. Mutluluk anlarının sahnelendiği alan, bakıldıkça, gübrelendikçe ve sürüldükçe bol bol ürün veren tarlalar gibi ekilip biçilemez. Mutluluk arayışının paradigması, tarım
veya bahçıvanlık değil madenciliktir. Rezervleri tükendiğinde yahut kaynak çıkarımı çok zahmetli ve masraflı hale geldiğinde,
madenler içindeki faydalı malzemelerden arındırılır ve sonrasında hemen terk edilir.
Ütopik iyi yaşam modellerinin tersine, mutluluk kişisel olarak
peşinden koşulacak ve sabit bir durumdan çok birbirini takip
eden anlardan ibaret bir şeymiş gibi görülür. Bu bakış açısında mekânlar açığa çıksa bile, birbirini takip eden mutlu anlara farklı alanlarda erişilemeyen bir süratle yoğunluk kazandırma kapasiteleriyle görünür olmaktadırlar. Bu kapasite mekâna yapılan eski yatırımla ilişkili değildir (her halükârda zorunlu da değildir). Aksine bir mekânın yeniliği zamanla yok olup, getirdiği hazlar tanıdık hale gelip monotonlaştıkça, "azalan verimler kanunu" işlemeye başlar ve bir sonraki mutluluk anlarından her biri zaman ve çabanın arttırılmasını şart koşabilir.
Oysa hâlâ keşfedilmemiş mekânlarla tadılmamış heyecanların çokluğu dikkate alındığında, bu bir kaynak israfıdır. Eskiden ziyaret edilmiş ve tanıdık yerlerde sunulduğunu bildiğimiz ufak mutlulukların cazibesi, bu sebeple henüz denenmediği için vaat
ettikleri daha inandırıcı ve ayartıcı olan "bakir topraklar'ın ve "yeni başlangıçlar"ın muazzam gücüyle rekabete girmek zorundadır. Nitekim çoğunlukla eski, güvenilir ve içten alanlar, bu rekabetten muzaffer çıkamaz. Hâkim çekim kaynağı ne olursa
olsun, seçeneklerden biri kesinlikle iştah kaçırıcıdır. Bu seçenek "sabitlik", yani hareketliliğin sona erme, mutluluk hissinin
peşinden gidilecek alternatif alanların yasaklanma ihtimalidir.
Katı modern ütopyaların günümüz muadillerinde, mutluluk bir mekânla değil hareketle ilişkilenmiştir. Genelde mekânlar,
mutluluk düşlerine mekânın değişimini arzulayarak eşlik ederler.
Ya memleket özleminin tahmini uç noktası ya da "her şeyden kurtulmak'la ilişkilenmiş hayali bir güzergâh olarak eşlik ederler.
Geçmiş ütopyaların modern ve akışkan muadilleri, ne zamanla
ne de mekânla ilgilidir. Hız ve ivmeyle ilgilidirler.
"

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yaşama Sanatı: Dünya Tinsel Geleneklerinde Gündelik Hayatın Estetiği by Crispin Sartwell

po r no grafi