Bağımsızlığa Doğru -2
Sahici aşk, iki ayrı özgürlüğün karşılıklı tanınması temeline
oturmak zorundadır; seven kadın da, erkek de, o zaman, hem kendi varlığını, hem
de karşısındakinin varlığını duyacaktır: hiçbiri aşkınlığından vazgeçmeyecek,
kendi varlığını sakatlamayacaktır; ikisi de, üzerinde yaşadıkları dünyada,
birtakım değerler ve erekler bulup ortaya çıkaracaklardır. Her ikisi için de
aşk, kendini verişte benliğini tanımak, evreni zenginleştirmek biçimine
girecektir. Gerorge Gusdorf, la Connaissance de Soi ( İnsanın kendini tanıması)
adlı yapıtında, erkeklerin aşktan, sevgiden beklediğini pek güzel
özetlemektedir.
Aşk, bizi bizden, dar kalıbımızdan kurtararak kendi benliğimizi gösterir bize. Bize yabancı olan ve bizi tamamlayan varlıkla ilinti kurduğumuz an kendimizi olumlarız. Bir bilgi türü olan sevgi, nicedir içinde yaşadığımız görünüme bile yeni nitelikler kazandırır, önümüzde yeni gökler, yeni topraklar açılır. İşin en büyük sırrı da buradadır zaten: dünya bir başka varlıktır, ben de bir başka varlık’ım. Ve sevdiğim an, bunu bilen tek kişi olmaktan çıkarım. Daha da ileri giderek, bunu bana öğretenin işte bu ikinci kişi, (sevdiğim yabancı varlık) olduğunu söyleyebiliriz. Öyleyse, kadın erkeğin kendi varlığının bilincine varmasında en önemli rolü oynamaktadır.
Bir delikanlı için aşk konusunda çıraklık etmenin önemi de işte buradan gelmektedir: Stendhal’ın, Malraux’un “ben de bir başka varlık’ım” dedikleri anda duydukları engin zevki hepimiz biliyoruz. Ancak, Gusdorf, şu satırları yazarken haksızdır: “aynı şekilde, erkek de, kadın için, kendi varlığını tanımada kullanacağı vazgeçilmez bir aracıdır”, çünkü, bugün erkeğin durumu kadınınkinin aynı değildir; sevgi ilişkisinde erkek başka bir görünüşte ortaya çıkmakta, bu yeni görünüş de kişiliğine katılmakta, ama temek bir varlığı aynı kalmaktadır. Kadın da onun gibi kendisi için var olan bir varlık olabilseydi, sevgiden aynı yararı sağlayabilecekti; bu ise, onun iktisadi açıdan bağımsız olmasını, kendine özgü birtakım erekleri bulunmasını ve kimsenin aracılığı olmadan, kendisi, topluluk yönünde aşabilmesini gerektirir.
……
Erkekler, istek üzerine, sevginin, kasın için en yüce bütünleniş olduğunu ileri sürmüşlerdir. Nietzsche: “Kadın olarak seven bir kadın, bu sevginin yardımıyla, çok daha derinlemesine kadınlaşır” demiş.
…..
Kadın, güçsüzlüğü değil, güçlülüğü içinde; kendinden kaçmak değil, kendini bulabilmek; var olmaktan istifa etmek değil, varlığını olumlamak üzere sevebildiği gün, aşk, hem onun hem de erkek için korkunç bir tehlike olmaktan çıkıp bir yaşam kaynağı haline gelecektir.
Aşk, bizi bizden, dar kalıbımızdan kurtararak kendi benliğimizi gösterir bize. Bize yabancı olan ve bizi tamamlayan varlıkla ilinti kurduğumuz an kendimizi olumlarız. Bir bilgi türü olan sevgi, nicedir içinde yaşadığımız görünüme bile yeni nitelikler kazandırır, önümüzde yeni gökler, yeni topraklar açılır. İşin en büyük sırrı da buradadır zaten: dünya bir başka varlıktır, ben de bir başka varlık’ım. Ve sevdiğim an, bunu bilen tek kişi olmaktan çıkarım. Daha da ileri giderek, bunu bana öğretenin işte bu ikinci kişi, (sevdiğim yabancı varlık) olduğunu söyleyebiliriz. Öyleyse, kadın erkeğin kendi varlığının bilincine varmasında en önemli rolü oynamaktadır.
Bir delikanlı için aşk konusunda çıraklık etmenin önemi de işte buradan gelmektedir: Stendhal’ın, Malraux’un “ben de bir başka varlık’ım” dedikleri anda duydukları engin zevki hepimiz biliyoruz. Ancak, Gusdorf, şu satırları yazarken haksızdır: “aynı şekilde, erkek de, kadın için, kendi varlığını tanımada kullanacağı vazgeçilmez bir aracıdır”, çünkü, bugün erkeğin durumu kadınınkinin aynı değildir; sevgi ilişkisinde erkek başka bir görünüşte ortaya çıkmakta, bu yeni görünüş de kişiliğine katılmakta, ama temek bir varlığı aynı kalmaktadır. Kadın da onun gibi kendisi için var olan bir varlık olabilseydi, sevgiden aynı yararı sağlayabilecekti; bu ise, onun iktisadi açıdan bağımsız olmasını, kendine özgü birtakım erekleri bulunmasını ve kimsenin aracılığı olmadan, kendisi, topluluk yönünde aşabilmesini gerektirir.
……
Erkekler, istek üzerine, sevginin, kasın için en yüce bütünleniş olduğunu ileri sürmüşlerdir. Nietzsche: “Kadın olarak seven bir kadın, bu sevginin yardımıyla, çok daha derinlemesine kadınlaşır” demiş.
…..
Kadın, güçsüzlüğü değil, güçlülüğü içinde; kendinden kaçmak değil, kendini bulabilmek; var olmaktan istifa etmek değil, varlığını olumlamak üzere sevebildiği gün, aşk, hem onun hem de erkek için korkunç bir tehlike olmaktan çıkıp bir yaşam kaynağı haline gelecektir.
…..
Erkek titiz bir iyi niyete sahipse, evli ya da sevdalı çiftlerde, karşılıklı bir cömertlik içinde, tam bir eşitliğe kavuşmak mümkün olmaktadır.
…..
Erkek titiz bir iyi niyete sahipse, evli ya da sevdalı çiftlerde, karşılıklı bir cömertlik içinde, tam bir eşitliğe kavuşmak mümkün olmaktadır.
…..
Kadın 2. Cins - Bağımsızlığa Doğru / Simone de Beauvoir
Herkes tanıdığı kadın(lar)ını, erkek(ler)ini yazmış da, kullanma klavuzu gibi üstümüze atmış. Çekirdek yerken şarkıcı olmayı düşleyen bir kadın ve çekirdek yerken seks i düşünen bir erkek tanıyorum. Artık çekirdek de yemiyorum.
YanıtlaSile nr yapacağız başka. koca evrende bir küçücük noktaysak da tanıdığımız in
Silasanlar da birbitinin aynıysa evreni de çekirdeği de dert etmenin alemi yok galibs..
işte bu yazım yanlışları hep j&b
Sil