Kayıtlar

Temmuz, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ben, Sen, Biz

Resim
Kendini varolanı yenilemekle, betimlemekle ve yeniden üretmekle sınırlamamak, aksine henüz olmamış olanı icat etmeyi ya da düşlemeyi bilmek… Ben, Sen, Biz - Luce Irigaray

Bağımsızlığa Doğru -2

Resim
Sahici aşk, iki ayrı özgürlüğün karşılıklı tanınması temeline oturmak zorundadır; seven kadın da, erkek de, o zaman, hem kendi varlığını, hem de karşısındakinin varlığını duyacaktır: hiçbiri aşkınlığından vazgeçmeyecek, kendi varlığını sakatlamayacaktır; ikisi de, üzerinde yaşadıkları dünyada, birtakım değerler ve erekler bulup ortaya çıkaracaklardır. Her ikisi için de aşk, kendini verişte benliğini tanımak, evreni zenginleştirmek biçimine girecektir. Gerorge Gusdorf, la Connaissance de Soi ( İnsanın kendini tanıması) adlı yapıtında, erkeklerin aşktan, sevgiden beklediğini pek güzel özetlemektedir. Aşk, bizi bizden, dar kalıbımızdan kurtararak kendi benliğimizi gösterir bize. Bize yabancı olan ve bizi tamamlayan varlıkla ilinti kurduğumuz an kendimizi olumlarız. Bir bilgi türü olan sevgi, nicedir içinde yaşadığımız görünüme bile yeni nitelikler kazandırır, önümüzde yeni gökler, yeni topraklar açılır. İşin en büyük sırrı da buradadır zaten: dünya bir başka varlıktır, ben de bir b...

Bağımsızlığa Doğru -1

Resim
Bazıları, hiçleşme arzusunun insanı eziyetten hoşlanmaya (mazoşizme) götürdüğünü öne sürmüşlerdir. Ancak daha önce de söylediğim gibi, eziyetseverlik ancak "kendimi, başkasının gözündeki nesnelliğimle büyülemeye” çalıştığım zaman söz konusu olabilir, yani öznenin bilinci ben’e doğru dönüp onu aşağılanmış durumda yakalamaya çalıştığı zaman. Oysa, sevdalı kadın, kendi ben’i içinde yabancılaşmış, kendine hayran biri aracılığı ile kendi dar sınırlarını aşmak, sınırsız olmak için yanar tutuştur. Kendini kurtarmak için teslim olur aşk’a; ancak putlaştırıcı aşkın aykırılığı şuradadır ki, sevdalı kadın, kendisini kurtarmak isterken bir de bakarsınız ki kendi varlığını bütünüyle yadsımış. Duygusu sofuca(gizemci) bir boyut kazanır; tanrıdan artık kendisine hayran olmasını, kendisini onaylamasını beklemez; onun varlığında erimek, onun kollarında kendinden geçmek ister. “Bir aşk ermişi olmak isterdim, diyor Madam D’agoult. Böyle çileci coşkunluk ve çılgınlık anlarında, kendini dine adamı...