Düşünkara Fanzin

Yaklaşık iki yıl aradan sonra bomba gibi bir sayıyla döndük diyoruz. Neler yok ki bu sayıda! Ön kapağında Bahadır Uysal 'ın gözünden Ankara Kalesi'nden bir kare selamlıyor bizleri. Arka kapağında ise Ody Saban 'ın fotoğrafladığı bir pantomim performansı... Öyküler, masallar, şiirler. .. Emre Gürcan ile kapıları açıyoruz. Aras Karabıyıkoğlu bizi kasıma götürürken Begüm Bengi marta geri getiriyor. Begüm Koçak ile sıradan bir güne yuvarlanırken Marmara bir şeye işaret ediyor: İnsana. Srycnapple ve Spike Spiegel şehrin yalnız köşelerine dikkat çekiyorlar. Princhard 'ın çevirdiği Orson Welles yazısı ikinci dünya savaşından uzanıp geliyor. Nötr Adamın Kamburu bomba yüklü bir kamyon gibi çarpıyor ve Aybars Şenyıldız acımasız bir kaza raporu hazırlıyor. Sinek Efendim ile tatlı bir masala yelken açarken Arren Kelebek beynimize kabus gibi çöküyor. Mehmet Başıbüyük içimizdeki bir soruna parmak basarken, Kağıttan Gemi...

"fiat ars -pereat mundus" "dünya batıp gitse de sanat olsun." marinetti marinetti kimdir ? Filippo Tommaso Marinetti (1876-1944) Marinetti, geçmişi hatırlatan her şeyi, müzeler ve kütüphaneler dahil yok etmeyi savunan, devrimci bir program olan Fütürist Manifesto'yu hazırladı. Marinetti'ye göre "sanat şiddet, zulüm ve adaletsizlik dışında hiçbir şeydir". "Çalışma, zevk ve isyanla coşan kalabalıkların şarkısı söylenmelidir". "İnsanlığın kendine yabancılaşması o raddeye varmıştır ki, kendi yıkımını dahi birinci kalite estetik haz olarak yaşayabilecektir. " Walter Benjamin / Fotoğrafın Kısa Tarihi

"Yalnızlık, benim anladığım anlamıyla, acınacak bir durum değil, daha çok gizli bir krallık, derin bir iletişimsizlik, fakat el uzatılamaz eşsizlikte, az çok belirsiz bir anlama biçimidir." jean genet / giacometti'nin atölyesi alberto giacometti

"İki bin okuyucum var. Şimdi bunu yirmi bine çıkarmaya çalışıyorlar. Ne gereği var?" Michaux

"Aklın belirsiz şeyleri belirgin hale getirebileceğini düşünüyorsan hiçbir şey elde edemezsin, akılla delirmeye çalışsan aynı şey." Spinoza Problemi - Irvin Yalom Persona Yön : Ingmar Bergman

"Aslında o kadar da önemli biri olmadığımızı anladığımızda neden üzülüyoruz ki?" diye sormuştu o gece. "Bunun temel bir aydınlanma anı olması gerekmez mi? Hepimizi önemli insanlar olduğumuza inandırdılar. Sonra da çekip gittiler." Hikayem Paramparça - Emrah Serbes  resim : riccardo guasco

Bu sabah bir çocuk pencereye çıkıp "yangın var!" diye bağırdı. Sonra da koşup kendini denize attı. Ölülerin üstüne basarak yürümekten yorulmuşsan bir balık olduğunu da düşünebilirsin. Hikayem Paramparça - Emrah Serbes

Kahve kokusunu, kitap kokusunu, yağmurdan sonraki toprak kokusunu, deniz kokusunu parfüm yapsalar... Deniz Alpar    

İşte "beğendiğim" insanlar : - lodosla başı ağrımayanlar, - insan dramının bilincinde olmayanlar, - her sanat yapıtını aynı biçim ve aynı ölçü ile algılayanlar, - uçakta iştahla yemek yiyenler, - görgüden söz edenler, - herhangi bir gemidei herhangi bir yabancının ayakkabılarını modaya uygun bulup bu konuda konuşanlar, - biriyle yatıp, ona iyilik ettiklerini sananlar, - sabahları genel konular üzerine konuşabilenler, - özel yaşamlarını gizli tutmaları gerektiğini sanıp, bu konuda hiç söz etmeyenler, - yemekler ve mutfak üzerine konuşurken, sanki bir askeri darbeden söz eder gibi heyecanlananlar, - aşık olunca, ömür boyu sürecek eşlerini bulduklarını sananlar, Kalanlar - Tezer Özlü fotoğraf : Janis Joplin

Benim kristal kentin titremeye başlaması pek gecikmişti ama Charlotte, üzerimdeki büyüyü öylesine nazik bir biçimde kaldırmıştı ki kendimi hepten de perişan hissetmedim. Kız, bir şekilde, yalnızca Brick Lane'in pitoreks çevresinde yaşamayı seçmek suretiyle, bana gelecek için saklamak üzere bir sürü çok güzel fragman bırakmıştı. Tepemde bir kule gibi yükselen ve artık kullanılmayan demiryolu köprüsüne baktım. Bazı insanlar hep yıkıntıları yeniden inşa etmek ister, diğerleriyse onları tamamen yıkıp yok etmeyi. Fakat o anda benim açımdan bu köprü kemeri, bütün kusurlarına rağmen, belki de bundan dolayı, kesinlikle kusursuzdu. Her nasılsa köprü, yitirdiklerimi hoş görmemi, hatta yitirme olgusunu hoş bir şey gibi görmemi sağlayan bir araç oldu; isteklerimi gerçekleştirmemiş olmayı estetik bir form haline getirmeyi başardı. Charlotte, benim sürekli devam eden ilgime karşı sabırlı davranmak suretiyle bana belirli bir insanı kendine hedef seçerek sonradan onun erişilmez olduğunu keşfetmeni...

"İnsan hayatına dair en önem taşıyan şeyler bütünüyle söylendiğinde, en önemli şeylerin hala ifade edilmeden kalmış olduğu doğru değil midir?" Akışkan Aşk / Zygmunt Bauman

İnsanlar rüyasında olur olmadık şeylerden medet umuyor. Emrah Serbes - Erken Kaybedenler

İnsanlar da insandışı bir şeyler salgılar. Kimi uyanıklık saatlerinde, devinimlerinin mekanik görünüşü, anlamdan yoksun pantomimleri, çevrelerindeki her şeyi saçmalaştırır. Bir adam camlı bölme ardında telefonda konuşur; sesi duyulmaz, ama istenilen yere ulaşamayan yüz devinimleri görülür; bu adamın niçin yaşadığını sorar insan kendi kendine. İnsanın bile insandışılığı karşısında bu rahatsızlık, kendimizi yansıtan görüntü karşısında bu hesaba gelmez düşüş, günümüzün bir yazarının dediği gibi bu "bunaltı"*, bu da uyumsuzdur. Aynı biçimde kimi anlarda bir aynada bize doğru gelen yabancı, kendi fotoğraflarımızda bulduğumuz alışılmış, ama gene de kaygı verici kardeş, işte bu da uyumsuzdur. Sisifos Söyleni / Albert Camus The Son of Man/René Magritte-1964 * Bulantı / Sartre olduğu sanılıyor.

Varlığı yaşaması için zorunlu olan uykudan yoksun bırakan bu çok önemli duygu nedir? Kötü nedenlerle de açıklansa, açıklanabilen bir dünya bildik bir dünyadır. Buna karşılık, birdenbire düşlerden, ışıklardan yoksun kalmış bir dünyada insan kendini yabancı bulur. Yitirlmiş bir yurdun anısından ya da adanmış bir toprağın umudundan yoksun olduğu için, bu sürgünlük çaresizdir. İnsanlar yaşamı, oyuncuyla dekoru arasındaki bu kopma, uyumsuzluk duygusunun ta kendisidir. Sağlam insanlar arasında bile kendi intiharını düşünmemiş bir kimseye rastlanamayacağına göre, bu duyguyla hiçliği istemek arasında dolaysız bir bağ bulunduğu fazla açıklama yapılmadan da benimsenebilir. Sisifos Söyleni / Albert Camus resim : Léon Spilliaert (1881-1946)

"Şimdiye kadar içkiye verdiğim paraları toplasaydım; O paralar ile ne içerdim arkadaş..." (Şarapçı Muharrem)

  filmde bir kez bile "seni seviyorum" demeden aşk'ı anlattı Haneke! Amour (2012)  http://www.imdb.com/title/tt1602620/ Yön : Michael Haneke

Bu ülkede her gün 5 KADIN öldürülüyor!