Kayıtlar

Kasım, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

gibi

Resim
yamacımı kaybettim uçurum gibi içim...

Sen ne yaparsın, Tanrı, ben ölünce?

Resim
İşçileriz Biz İşçileriz biz; çırak, kalfa, usta, her çalışan; Kurarız seni, ulu katedral, beraber. Ağır başlı bir yolcu gelir bazen. Geçer pırıltı gibi ruhlarımızdan, Gösterir bize titreyerek yeni bir hüner. Sallanan iskeleye tırmanırız, Sarkar çekiçler ağır, ellerimizden Ta ki bir saatle öpülür alınlarımız, Parlak bir saat, her şeyi bilen; anlarız, Senden gelir, yel eser gibi denizden Derken nice bin çekiçten bir gürültü ağar, Öter vuruş üstüne vuruş dağlarda bütün. Salarız seni, ancak kararınca gün: Ve belirli çevre çizgilerin doğar. Tanrı, büyüksün Sen ne yaparsın, Tanrı, ben ölünce? Testin olan ben kırılıp dökülünce? (R.M. Rilke)  Yedinci Mühür ’ün temelini oluşturan Rilke şiiridir.

Haydarpaşa da sıcağı sevmemiş...

Resim
Kaldırımtaşı Kolektifi en son dün gece cebine Düşünkara atmış geliyordu Ankara'dan İstanbul'a..  Haydarpaşa da sıcağı sevmemiş bir parça Ankara istemişti zaten...... fotoğraf: Mesut varlık Denizde balık kokusuyla  Döşemelerde tahtakurularıyla gelir  Haydarpaşa garında bahar  Sepetler ve heybeler  merdivenlerden inip  merdivenlerden çıkıp  merdivenlerde duruyorlar. Nazım Hikmet

misiniz?

Resim
  Sizin yanınızda  kalan   sadece     siz misiniz?
Hayata en büyük ahkam onu cümleye dökmek, ona en büyük tokat da bir cümleye asla sığmamak olsa gerek.

La Haine

Resim
La haine   (1995) ‎Bu elli katlı bir binadan düşen adamın öyküsüdür. Adam düşerken kendini rahatlamak için sürekli şöyle demektir. Buraya kadar her şey yolunda, buraya kadar her şey yolunda, buraya kadar her şey yolunda... Önemli olan düşüş değil, yere çarpıştır.

Samuel Beckett (alıntı)

Resim
"Çektiğim acılar varlığımın inşasının irili ufaklı parçalarıdır. Sadece düşünmek var etmez insanı; duygularını, ruhunu ve hatta zekasının geliştiren asıl öğreticiler acılardır. O halde varım çünkü acı çekiyorum.Doğduğum günden beri anlatmak istediklerim var ve elbette asla anlatmayacaklarım ve anlatıyor gibi yapıp asla anlatmadıklarım. Önce akciğerlere değen oksijenin yakıcılığıyla başladı ilk acılar, sonra dünyanın anlamsızlığını düşünüp duran beynimin kıvrımlarındaki patlamaların elektrik çarpmalarıyla.Doğduğumu anımsıyorum, ölümü ise düpedüz hatırlıyorum. Bir insan doğduğunda gözyaşları dökülür sevinçten. Bir insan öldüğünde gözyaşları dökülür, üzüntüden. Yani hayat boyunca değişmeyen tek şey gözyaşlarıdır ve yeryüzünde gözyaşları sonsuzdur.  Biri ağlamaya başladığında, bir başka yerde de, bir başkasının gözyaşları diner. Biri doğarken başka birinin de öldüğü gibi.  Geriye kalan sadece gözyaşları ve hiçtir.  Ve arada ağzımızda bir ömür dolandırıp durduğumuz onca laf, kağıtlara

çamur adam heykeli

Resim
Ruhları dışarıda kalanlar çamurlanıyorlar iyiden iyiye. Bir çamur adam heykeli dikmişler geçen güneşe, içerisinde elimizden gelen her şey vardı da kimse nasıl olduğunu anlatamadı yine.

Nadja - André Breton (alıntı)

Resim
Kimim ben? Pek yapmadığım bir şey ama bir atasözüne göndermede bulunabilirim: Gerçekten de, her şey, dönüp dolaşıp şuna varır: Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.  İtiraf etmeliyim ki bu ifade kafamı karıştırıyor, çünkü bazı varlıklarla aramda düşündüğümden de öte, daha özel, daha az kaçınılabilir, daha etkileyici, allak bullak edici ilişkiler oluşturmaya çalışıyor.  Bu ifade söylemek istediğimden de fazlasını söylüyor, ben daha yaşarken bana bir hayalet rolü oynatıyor ve besbelli ki, neysem o olmam için, var olmaktan vazgeçmem gerektiğini ima ediyor.  Bu anlamda, biraz daha aşırılıkla ele alındığında, varlığımın nesnel tezahürü olarak algıladığım şeylerin, az çok kesinleşmiş tezahürlerin, aslında, bu yaşamın sınırları içinde, hakiki alanını hiç mi hiç tanımadığım bir faaliyette cereyan ettiğini anlatmak istemektedir bana. Zamansal ve yersel kimi olasılıklara körü körüne boyun eğmesi ve dış görünüşü gibi ortak kabul gören bazı yanlarıyla "hayalet"e dair ka

kısa

Resim
Bazen düşünüyorum da hayat gerçekten çok kısa.

tanrı

Resim
" evet, her şeyi ifade ettik; her şeyi kelimelere döktük. sonra sıkıldık; her şeyi görselle anlattık. ama bu esnada hepsini deneyimlemeyi es geçtik. bizler, tanrı gibiydik." Burak Özkan 1-   Tanrı(lar) işaret ettikleri hayatı yaşasaydı tanrı olmazlardı.   2- Tanrı(lar) işaret ettikleri hayatı yaşayan bulamasaydı tanrı olamazlardı. Yasemin Şahin Çizim: Mert Gürkan
Gözünüze toz kaçtığında üfleyip tükürmeden çözüm bulacak bir kadın aramalısınız hayatınızda, bence Freud bazı temellendirmelerinde hata yapıyor. Anne ya üfleme off, dememizle kalıyoruz, her şey çok ani! Sevdiğini gözüne tükürdüğü için annesiyle ilişkilendirip sevecek biri varsa, vay hali(m)(n)ize...

bu bir reklamdır evet. ama güzel bir reklam.

Resim
- Ankara / Kitapkurdu Kafe'de film gösterimleri- şimdi aşağıda da ayrıntılarını gördüğünüz gibi bir mekan var. bizim düşünkara film grubu orada toplanıp film izler sohbetini eder vs. gayet de sessiz olur akşamları çıt çıkmaz falan.  biz birkaç arkadaş da böyle bir yer arıyoruz ankara'da yıllardır diyorsanız, -ki okuldayken sinema topluluğumuz az çekmemiştir mekan sıkıntısını bilirim.- bi gidin görüşün derim.  ya da haber gönderin oraya buraya böyle bir şey var diye. ayrıca aynı kafenin güzel bir de fanzin arşivi var. varsa fanzininiz oraya bırakabilirsiniz.  çok mu övdüm evet. napalım bir seneden fazladır biz film grubunun kahrını çekiyorlar, bizim yüzümüzden kafeye projeksiyon bile aldılar.. anladınız siz şimdi nereden çıktı bu reklam'ı bence...

Sartre - Bulantı (alıntı)

".....Seni ilk öptüğüm zamanı hatırlamazsın tabii." Bir zafer kazanmış gibi, "Hatırlıyorum, çok iyi hatırlıyorum. Thames kıyısında, Kew Bahçeleri'ndeydi," diyorum. "Ama hiçbir zaman bilmediğin bir şey varsa o da benim dikenler üzerine oturmuş olduğumdu; eteklerim sıyrılmıştı, bacaklarım delik deşik olmuştu, kıpırdasam daha fazla batıyordu. Orada Stoacılık para etmezdi işte. Bana dünyayı unutturmuş değildin, seni öpmek için büyük bir istek de duymuyordum, sana vereceğim öpücük daha çok önemliydi; bir anlaşma, bir bağlantı olacaktı bu. Duyduğum acı ne kadar kaba bir şeydi değil mi? Böyle bir anda bacaklarımı düşünemezdim. Duyduğum acıyı göstermemek yetmiyordu, acı duymamak gerekiyordu." ............. "Doğru. nefretin ve, aşkın ve ölümün üzerimize, Kutsal Cuma'nın alev dilleri gibi indiğine inanıyordum. İnsanın nefretle ya da ölümle ışıyabileceğini sanıyordum. Nasıl yanılmışım. Evet, "nefretin" gerçekten var olduğuna, gelip insa
"İnsan masalla yaşamadan edemez ki Haluk. Masallar değişir arada. Biraz değişir hem, çok değil." Bilge Karasu  6ay1güz dinlemelisin

Marquis de Sade

Bir Picpus ziyareti sırasında yatakta oynaşırlarken, Sensible'in "Sen bir canavar m ısın?" sorusuna şöyle cevap veriyor Marquis: "Benim bebekleri parçaladığım ve onların kanlarıyla gençleştiğim, La Coste şatomun hendeklerinin ağzına kadar cesetlerle dolu olduğu söylendi... Beni böyle dedikodular yüzünden Bastille'e kapattılar." Sensible üsteler: "Soruma cevap vermedin." Sade, daha fazla oyalamaz akıllı metresini ve "Canavarlıklar, diyorsun. Belki... Nasıl bilinebilir?" der. "Bir bakıma buna benzer canavarlıklar yaptım, evet; bunları dünyadaki herkesten daha fazla tasarladım ve onları silinmez olmasını umduğum bir mürekkeple yazdım... Biliyor musun sevgili Sensible, elinde bir kalem varsa olağanüstü şeyler yaşayabiliyorsun." daha fazla
"zombi dünyadaki dünyada olmayan en güzel şey" s.z.g.h.z.k.d.a.  * *  sinema zombilerle güzel, hayat zombilersiz kötü diyen adam

öhm. Düşünkara...

Resim
Yayın grafiği dersi yüksek lisans tezi için çalışma yapan bir öğrenci arkadaştan gelen sorular ve cevabımız: ADI:  Düşünkara NEDİR:  Fanzin  NE ZAMANDIR:  Şubat 2008 KAÇ SAYIDIR:   14 ve arada 8'den sonra Fellini'ye saygı niteliğinde  8½ var KİMDİR BUNLAR: Hacettepe ünv merkezli çıkmaya başladı, şimdi ünv / şehir tanımadan pek çok kişi katkıda bulunuyor.   KORKUYOR MUYUZ: Evet, fanzinlerin artık "sadece" internette yayınlanmasından korkuyoruz. Bu sadece fanzin değil, kitaplar için de geçerli.  KİMİN İÇİN VAR : Koskoca bir fanzinde sadece tek bir cümleyi sevmiş olan ve sadece o bir cümle için bu fanzin güzeldi diyebilecekler ve bir sonraki sayıyı bekleyecekler için var.  NERELERDE VAR:  Ankara'da kafe ve kitapevlerinde. Diğer şehirlerde distro kurmaya çalışıyoruz 13 sayıdır süreğen bir dağıtım noktası yok gördüğünüz gibi. Şehirler sürekli değişiyor. Yakında Eskişehir'de olacak ama o kesin. NEDEN VAR: Neden var olduğunu düşünmeden var. Ve bu dü

kimse

"kimse nüfus cüzdanındaki fotografı kadar çirkin, facebook'daki profil fotoğrafı kadar güzel değildir.." bir fanzinci atasözü...

kara kutu

Resim
düşüncelerinizi cebinize koyun, havada benimkilere çarpıyorlar ve kazaya neden oluyorlar sinir oluyorum. kara kutuya gitmek hepsinden daha korkunç şimdilerde. lütfen çekin şunları tepemden, ben geçeceğim!
"geceyi yırttım, şafaktı."   siya siyabend

Düşünkara Fanzin 14. sayı yayında!

Resim
Düşünkara Fanzin 14. sayı  biraz gecikti, ama siz de çok alışmıştınız düzenli olarak çıkmasına, bunu kırmak gerekliydi...   Bu sayıda: "İşin Sırrı Olin'de İki Kere Rafine" yazısı ile Marmara tuzla buz olmuş kendiliğini,  bir gerçek düşün içinde anlattı.... "Bir Filozofla Küçük bir Hasbıhal" eden Mustafa Özkan, bir gün evimizin kapısını açtığımızda karşımıza çıkabilecek en dinlenesi misafirle sohbet etti. "Mahalle" yazısıyla Kağıttan gemi, bir mahalle kadar kalabalık düşüncelerini tüm mahalle sakinleri pencerelerini sonuna dek açıp dinleyinceye kadar anlattı... Levent Tok, darmadağınık ruhları anlattı. "Zibidi Zindanları"nda Mehmet Çalışkan, yine çok farklı ögeleri kullanarak öykü yazdı. Yavru filler, sinekler, matkap sesleri ve zindanlar... Shigella, rüyasına aldığı karanlığı anlattı. Yazıyı okurken fonda, Coldplay - Fix You çalıyor, o kesin.. İmge, Adam yazısı ile Edip Cansever'in şiirini ritmledi. Anlattığı masa, sonsuz ağırlığ

aslında

- Aslında yazmak istediğim bu değildi...!?!? + Aslında olmak istediğim kişi bu değildi...!?!? +  Neyse ki hiç bir şey henüz tamamlanmadı, ses etme şimdi... - Tamamlanmayacak ki, bırakalım konuşsun. Yazmaya devam edersen yazmak istediğine ulaşacaksın ya da  hep devam etmek istiyorsan ona hiç ulaşamayacağına ikna olacaksın. Yaşamaya devam edersen olmak istediğin insan olacaksın ya da  olmak istediğin kişiye hiç ulaşamayacağını kabullenip yok olacaksın.  Sorunuz ne diyorlar  böcek olmuşlara , ortada suç olmadan yargılanan K.'lara , hayatın ve hayatının olmamışlığını bu kadar farkında olup oldurmaya çalışanlarla yeniden bakan C.'ye. ve ben neyi kameramla görüntülersem beni sevdiler bunu da sevsinler diyen Benny 'e ve sadece anne babasına var olan, başkalarına kaybolan  Billy  Brown' a ve daha sayamadığım nicelerine...